Sosyal medyanın renkli sahnesinde ‘özgür değiliz hiçbirimiz’
Merve Gedik yazdı
Sosyal medyada hepimizin birer sahnesi var. İzleniyoruz, takip ediliyoruz, takdir ediliyor veya edilmiyoruz. Realite Show’un kendisi bizler olmuşuz diyebilir miyiz? Kesinlikle diyebiliriz. Kendimizi istediğimiz gibi pazarlama, tanıtma imkanı sunan sosyal medyada evrakta sahtecilikten dört duvar cezası verilmiyor.
Özgür olduğumuzu sandığımız bu platformlarda istediğimiz fotoğrafı paylaşmak, dilediğimizce kendimizi ifade etmek gibi yanlış bir algıya kapılanlarınız varsa vay halinize! Kendimce sosyal medya kullanımı ile ilgili doğru olduğuna inandığım gözlemlerim var. Bize kriz ortamı yaratan, hepimizi olmak istediğimiz kimliğe büründüren, beğenilmediğini düşündüğümüz sözü veya fotoğrafı sildiren Instagram, Twitter şimdiki adıyla X ve diğerleri…
Aynılaşma çağında her şey en başından belli
Aynılaşmaya bu denli yakınlaşan bir çağda burunların, dudakların şekilleri belirlendi. Gidilebilecek yerler, verilmek istenilen pozlar hazır. Yiyeceğimiz yemeğe kadar bizim için seçenekleri belirlenmiş bir kurgu dünyası, kader çizgisi… En şık kıyafetler bizim için düşünüldü. Reklamları yapıldı. Bu zehirli ve şaşalı medya bizi özgür olduğumuza ikna etti. Ne kadar özgürüz? Özellikle özgürlük kavramı üzerinden sosyal medya tutsaklığımızı düşünelim istiyorum.
Kendimizi kıyaslayabileceğimiz sınırsız “diğerleri” var
Özgürce sosyal medyayı kullanan var mı, merak ettiğim bir konu bu. Kendimizce en iyiyi seçiyor, onu sosyal medyaya yüklüyor ve beğenilerin gelmesini bekliyoruz. Özgür olduğumuzu düşünüyorsak gelen beğenilerin bizim için önemi var mı öncelikle bu soruyu sormamız gerekiyor? Ya da ağzımızın gözümüzün yamuk çıktığı yine de kendimize samimi gelen bir fotoğrafımızı düşünmeden yayınlayabilir miyiz? Kıyaslayabileceğimiz sınırsızca “diğerleri” var. Onlar ve ben. O daha iyiyse ben de iyi olabilirim. O bunu başardıysa ben de başarabilirim. Biz de diğerinin sahnelerini izliyor karşılaştırma yapıyoruz.
Sadece kendi zevklerimizin, isteklerimizin doğrultusunda paylaşım yapamamak özgürlük kavramını burada çürütüyor.
Beğenilme arzusu özgürlüğümüzü feda etmemize neden oluyor
Haydi diyelim ki bunu da yapabildin. Bu sefer de eleştirilere açık yüreklilikle katlanabilmek, onları bertaraf etmek mümkün görünmüyor. Beğenilme, övülme, değer görme arzusu bizi özgür olmaktan alıkoyuyor. Olduğumuz gibi değil milletin görmek istediği gibi kendimizi o şekle sokabilmek adına kimliğimizden bambaşka boyutlara taşınıyoruz. Günümüz berbat geçerken kahkaha temalı fotoğraflar paylaşabiliyoruz. Sahnenin kurallarını yerine getiriyor, seyirciyi memnun etmeye çalışıyoruz. Kendimiz için yaptığımızı sandığımız birçok şeyi seyirci için yapıyoruz.
Sosyal medyadan beklentimiz biraz alkış
Ya da paylaşmak istediğimiz bazı içerikleri seyirci korkusundan erteliyoruz. Yazdığımız sözlerin nereye gideceğini kimin okuyacağını kimin o yazı hakkında ne düşüneceğini bilerek ve planlayarak paylaşıyoruz. Kalıpların dışına çıktığımızda ise sahne dışına itiliyoruz ve ötekileştiriliyoruz. Evimizdeki rolleri sergilersek çeşitli damgalarla karşılaşabiliyoruz. Deli, sıyırmış, pasaklı gibi ithamlarla etiketlenebiliyoruz. Özgürce kullandığını düşünenler varsa onlara lafım yok fakat hiçbirimizin özgür olduğunu düşünmüyorum ve hepimiz birer büyük oyuncuyuz. Her birimizi ayakta alkışlıyor ve tebrik ediyorum. Sosyal medya da bunun için değil mi zaten? Biraz olsun alkışlanabilmek.