Tüm değerlerinizi sorgulatacak evrensel bir belgesel: İnsan!
Eğer ki tercihlerimiz doğru olursa film ve belgesel izlemenin de kitap okumak ve seyahat etmekten aşağı kalan bir deneyim olmadığına inanıyoruz. Ajanda İstanbul ailesi olarak sizler için her zaman en iyisini deneyimleyip en iyisini tanıtmaya çalışıyoruz. Bugün de rotamızı Fransa’ya çevirdik. Bir belgesel var elimizde ve adı, İnsan. Tüm hırpalanmışlığı ve tüm gücü, cesaretiyle sadece insan.
Yönetmen, çevreci, aktivist ve gazeteci kimlikleriyle tanınan Yann Arthus Bertrand tarafından hayata kazandırılan ve binin üzerinde insanın kişisel ve tamamen gerçek deneyimlerini anlatması ve farklı ülkelerin eşsiz ve şiirsel insan manzaralarıyla donatılmış İnsan belgeseli bize hem kendimizi tanıma hem de sorgulama imkanını aynı anda tanıyor. İnsan belgeselinin etkileyici müzikleri Armand Amar ve yapımcılığı ise Florent Gilard‘a ait. 2015 yılında hayata kazandırılan İnsan belgeseli gösterime girdiği tarihlerde büyük yankı uyandırmış ve birçok ödülün de sahibi olmuş bir belgesel.
Venice Film Festival 2015, CPH:DOX 2015, Vancouver International Film Festival 2016 Most Popular International Documentary Film (Documentary), Göteborg Film Festival, 2016 ödüllerinin sahibi insan belgeseli tohumları Fransa’da atılıp, neredeyse tüm sınırları aşabilen bir belgesel. 2 saat 13 dakikalık bir görüntü şöleni sunan belgeselde hem dünyanın farklı yerlerindeki insan manzaraları gösteriliyor hem de o manzaraların ayrıntılarına inerek farklı insanların benzer olduğu kadar kendine has hikayelerine konuk olunuyor.
Dünyayla aramızda köprü kuran şiirsel insan manzaraları
Çekimlerin ve renklerin adeta bir şiir bütünlüğünde olduğu belgeselde Bangladeş’teki tekstil işçilerinden, binlerce insanın aynı anda yüzmeye çalıştığı Çin denizlerine; geniş ve kurak arazilere, başı sonu belli olmayan uçsuz bucaksız pirinç tarlalarına uzanıyorsunuz. Sizi hem gevşeten hem de gerilim yüklü anlar yaşamanıza neden olan İnsan belgeseli adından anlaşılacağı gibi benzer ‘insan’ı merkezine alan bir belgesel. Savaşlar, barışlar, terör, saldırılar, yoksulluk, açlık, aile, ölüm, var olma sancısı, kadın kimliği, eşcinseller, göçmenler ve tüm aslında ‘biz’ olduğumuz halde ‘öteki’ diye isimlendirdiğimiz insanların hayat hikayelerine derinlikli ve çok duygulu bir bakış sunuyor.
Çarpıcı çekimler ve derinlikli renkler
Hayat hikayelerini ve yaşamlarındaki zorlukları anlatan cesur ve içten insanların tamamen iç dünyalarını yansıtacak özel ve son derece etkileyici yakın plan çekimle kamera karşısına alındığı belgeselde kendi yaşamınızdan izler bulurken aynı zamanda farklı dünyaları da sorgulamanızı ve tanımaya dair teşvik almanızı sağlıyor.
Ulusal sınırları aşıp evrensel boyutlara taşınan ve insanlık için insanlığa adanmış bu şiirsel kolajda bütün ve en özel detaylar bir arada sergileniyor. Bu durum da belgeselin kurgu olmadığını tamamen gerçek insanlardan ve gerçek yaşam hikayelerinden oluştuğunu daha iyi bir şekilde idrak edebilmemizi sağlıyor.
Evrensel kaygılar ve içinde yaşadığımız toplum ilişkisine keskin bir bakış
Aşk, sevgi, öfke, aile, yalnızlık, evlilik, işsizlik, sevdiklerini kaybetme, engellilik, mutluluk, hayatının amacını sorgulama gibi tamamen evrensel değerlerin bile içinde bulunduğumuz topluma ve hayatımızdaki dış etkenlere göre nasıl farklılık gösterebileceğini ve her insanın idealinin kendi dünyası üzerine olduğunu net bir şekilde anlamamızı sağlıyor. Bazıları için mutluluk geniş ve sevgi dolu bir aileye sahip olmak iken bazıları için sadece sevdiği bir insanla huzurlu bir gece geçirebilmek. Bazıları için çocuklarının karnını doyurabilmek. Bazıları için sadece savaşsız bir ülkede yaşamak. Sadece tereddüt etmeden yarını düşünmeden nefes alabilmek. Göçmenler soruyor; ‘Benim ülkem nerede? Ülke dediğiniz yer sadece bir savaş sahası, beni bırakın, bırakın da yaşayayım. Sadece yaşamak istiyorum. Başka hiçbir beklentim yok sizden. Sizden yemek bile istemiyorum. Sadece bırakın, yaşamak istiyorum. Bana ülkene dön diyorlar, benim ülkem var mı? Benim ülkem nerede?’
Bir göçmen soruyor: ‘Benim ülkem nerede? Benim ülkem neresi?’
Senegalli bir kadın, ‘Benim için mutluluk; düzgün bir barakada yaşayabilmek, hiçbir yerim ağrımadan uyanabilmek, sevdiğim adamla yatabilmek, karnımı doyurabilmek.’ diyor. Avrupalı bir genç en büyük korkusunun ‘sıradan biri olarak ölüp gitmek’ olduğunu söylüyor. Küçük bir kız çocuğu, ‘Anne, baba benim sizin kızınız olduğumu hatırlıyorsanız lütfen uyuşturucuyu bırakın’ diye yalvarıyor. Yaşlı bir adam, ‘Sulhtan konuştuk, her şeyi konuştuk, konuşacak bir şey kalmadı’ diyor. Hepimizin tanıdığı hepimizin gördüğü içimizdeki benliğe seslenen ve tüm dünyayla yakınlaşmamızı ve ‘öteki’lerin sadece içimizde olduğunu anlamamızı kolaylaştıran Human (İnsan) belgeselini Ajanda İstanbul ailesi olarak izlemenizi tavsiye ediyoruz.
Mubi platformunda izlediğimiz ve tam puan verdiğimiz bu festival ödüllü, belgesel filmi ücretsiz film platformlarında da izleyebilirsiniz.
Ajanda İstanbul