Lars von Trier’den Gerizekalılar: Bir varoluş şekli olarak ‘üşütüklük etmek’

0
Lars von Trier- Gerizekalılar

Lars von Trier- Gerizekalılar

Elif Soykan yazdı

Sinemanın asi, dengesiz, yanlış anlaşılan ya da hiç anlaşılamayan, sarsan, korkutan, tedirgin eden adamı Lars von Trier’in erken dönem sayılabilecek ve Dogma 95 akımının en iyi örneklerinden biri olarak kabul edilen filmi Gerizekalılar…

Dalgaları Aşmak, Karanlıkta Dans, Dogville, Deccal, Melankoli, Nemfomanyak gibi dünya sinema tarihine birbirinden özel filmler armağan eden Trier imzalı Gerizekalılar, Dogma 95’in manifestosu yayınlandıktan sonra çekilen hem dijitalleşmeye hem de düzene karşı baş kaldıran bir film. Biçimsel olarak temsil ettiği akımın hemen hemen tüm özelliklerini barındıran film, Trier’ın birçok yapımında olduğu gibi aykırı görülen, dışlanan ya da dezavantajlı olan gruplara odaklanıyor.

Üretken ve sansasyonel Trier’in 1998 yapımı Gerizekalılar filminde bir grup genç insanın toplumda ‘gerizekalılık yapmak’ ya da ‘üşütüklük etmek’ için bir araya gelmesinden bahsediliyor. Her birisi ailesi, mesleği, minik ve korunaklı burjuva yaşantısı olan genç insanlar…  Bu insanlar arasındaki karmaşık ilişki, aralarındaki yakın-uzak bağ, birlikte olmanın verdiği güce atfedilen kollektif dayanışma ve temelinde bu insanların sistemle baş etmekten çok hayata uyumlanma zorunluluklarından sıyrılma gayretlerine odaklanıyor. Birlikte yaşıyor, birlikte hareket ediyor ve gözlerine kestirdikleri yerde öyle olmamalarına rağmen bir gerizekalı gibi davranıyorlar ya da kendi deyimleriyle üşütüklük ediyorlar. Bazen bir kafe bazen merasim bazen de bir yüzme salonu oluyor üşütüklük etme yerleri…

Aşırı hassaslığın, hem kendine hem de dışarıya dönük yıkıcı olabileceğine dair bir film. Trier’in Gerizekalılar’ı, yine erken dönem sayılabilecek üretimlerinden Krallık’ın ilk sezonundaki Age Kruger karakterinin genişlemesine benzer ilerliyor. Age’ın pasif agresif tarzı, içimizdeki kötülüğü simgelerken bir yandan da devleştikçe acı çekiyor ve daha çok korunaklı alan arıyor; aslında çocuklaşıyor oluşu ile benzer bir temele sahip. Biraz uzaktan da olsa Bergman’ın Persona’sına da göz kırpıyor. Farkında oldukça, tepki gösterdikçe, kaçış yolları aradıkça, içimizdeki ‘üşütüklük etmek’ isteyen çocuktan kaçtıkça nasıl da yırtıcı olabileceğimizi gözler önüne seriyor.

Filmdeki karakterlerin toplumda üşütüklük etmek için çırpınan ancak özellikle de en yakınları tarafından bu hakları elinden alınan ya da bu haklarını sisteme kurban eden kişiler olduğunu ve her birinin ayrı bir temsili olduğunu görüyoruz. Bu kalabalık genç grup içerisinde sevgisizliğin yıkıcılığını, ana rahmine duyulan özlemi, biçimciliğin yavanlığını, burjuvazinin ikiyüzlülüğünü, bilginin bir arzu nesnesine dönüştürülmesini, yasın birden çok yaşanış biçimi olduğunu karakterler üzerinden okuyor ve idrak ediyoruz.

Hepimiz her durumda rahatça üşütüklük edebileceğimiz bir ortamda olmak isteriz. Ancak böyle bir ortamda kendimiz olup serpilip gelişebiliriz. Bu hakkımızı en çok da sevdiklerimizin yanında kullanmak isteriz. Herkes rahatça üşütüklük edebileceği bir grubun parçası olmak ister. Baskılandıkça; benliğimiz ve nihayetinde kendiliğimiz elimizden alındıkça yadsımaya ve devamında yırtıcı olmaya başlarız. Trier, Gerizekalılar ile toplumsal kuralların ve bastırılmışlıkların, bireylerin en temel haklarından biri olan ‘üşütüklük etmek’ hakkını elinden almasını eleştiriyor.

Filmin sonlarında değindiği önemli bir mesele yas ve üşütüklük birleşimi. Yasın, illa ki belirli kalıplar içinde olması gerektiğine dair inanç; evrensel dayatma, hem nadir de olsa bize ‘üşütüklük etme’ hakkı veriyor hem de üşütüklüğü olağandışı kabul ediyor.

Filmin en sonunda ise vurucu darbe geliyor.

Herkesin içinde, tanımadığın insanların arasında ‘üşütüklük etmek’ kolay. Yiyorsa, hadi bir de sevdiklerinin, ailenin, arkadaşlarının yanında üşütük ol!

Lars von Trier’e ürettiği her şey için saygıyla…

Yazardan notlar

*TDK’ya göre doğru kullanımı geri zekalı şeklinde olsa da filmin dilimize çevrilmiş şeklinin her yerde ‘Gerizekalılar’ şeklinde yer almasından dolayı birleşik yazmayı tercih ettim.

*Ayrıca ‘üşütüklük etmek’ deyimi de yine filmdeki kullanımına göndermedir.

Please follow and like us:

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

error

Ajanda İstanbul'u sosyal medyada da takip edin!